Özel Kalıp Üretiminde Stratejik Çözümler ÖZGÜ KALIP
Özgü Kalıp Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Öztürk ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
Özgü Kalıp Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Öztürk ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
“Beyaz Eşya Sektöründe Dünyanın Önde Gelen Firmalarına Özel Üretimler Yapıyoruz”
Sorularımıza geçmeden önce bizlere kendinizden bahseder misiniz?
Meslek hayatıma 1965 yılında ilkokuldan sonra çıraklık yaparak başladım. Çalışırken aynı zamanda o zamanki adıyla Maçka Sanat Enstitüsü’ ünde teknik resim derslerine katılıyordum. 1975 yılında ev eşyaları yapan bir fabrikada Kalıphane Müdürü olarak görev yapmaya başladım. 1980 yılında kendi işimi kurmaya karar verdim ve Özgü Kalıp’ın temellerini attım. Ülkemizin o zamanki durumu, darbe döneminin getirdiği süreç, grevler ve ekonomik darboğaz, beni o günlerde çok riskli olmasına rağmen Özgü Kalıp’ı kurmak konusunda motive etti. Özgü kalıp, çok çeşitli sektörlere 35 yıldır plastik enjeksiyon kalıbı ve aynı zamanda enjeksiyon desteği veriyor ve bu süreci geliştirerek de devam ediyor.
Yaklaşık olarak 35 yıllık bir firmasınız ve her geçen yıl gelişip büyüyorsunuz. Türkiye’de özellikle aile şirketlerinin ömrü çok uzun olmazken, bu başarıyı ve kalıcı olmayı nasıl sağladınız?
Evet, 35 yıllık bir firmayız. 30 yıldır dünyadaki kalıp sektörünü yakından takip ediyoruz. 1989 yılından beri kalıp fuarlarına firma olarak ya da ziyaretçi olarak katılıyorum, sektörde lider ülkelerdeki fabrikaları geziyorum ve sektörel yayınları takip ediyorum. Eskiden bu yayınlara ulaşmak çok zordu. Şimdilerde internet gibi bir dünya elimizin altında bulunuyor. Özgü Kalıp artık ikinci nesil yönetime başladı. Bizlerin tecrübeleri ile gençlerin vizyonu başarılı sonuçlar ortaya çıkarıyor. 2011 yılından beri Ar - Ge projeleri yapıyoruz. Önemli olan “Türkiye’de yapılmaz” algısını yıkmak. Bir her zaman için, hem müşterilerimizi hem de çalışanlarımızı, aynı gemide olduğumuz iş ortaklarımız olarak gördük ve bizden sonraki nesle böyle aktardık. Günü kurtarıcı olmadık, devamlılık esastır dedik.
Özgü Kalıp; kalıp sektöründe “Nish” üretimler yapan ve oldukça geniş ürün gruplarına hitap bir firma olarak rakiplerinden ayrılıyor. Standart üretimler yapmak ve daha dar bir gruba hizmet vermek yerine neden meşakkatli ve zor olanı tercih ettiniz?
İlk başladığımız yıllarda, kalıp setinden pimlerine yaylarına kadar hepsini kalıpçı kendi yapmak zorundaydı. Bilgisayarlar, yazılımlar olmadığı için, aydınger kağıtlara, zar zor bulduğumuz rapido kalemlerle tasarım yapmak durumundaydık. Bir kalıbın yapımı nerdeyse 6 ay sürerdi. İyi çelik bulmak, iyi plastik hammadde bulmak çok zordu. Hal böyle olunca, hem iyi bir kalıbı oluşturan her bir unsuru hem iyi tasarım yapabilmeyi kısaca kalıbı oluşturan her bir yapı taşını öğrendik. 80’li yıllarda az sayıda kalıp üretilirdi ve bu üretilen kalıplar, yüksek adetli üretim yapmaya müsait kalıplar değildi. O yıllarda müşterimiz olan firmaların yurtdışından getirdikleri kalıplar ise yüksek performanslı kalıplardı. Biz de yüksek performanslı kalıplar yapmayı kendimize ilke edindik. 1990’lı yılların başında Türkiye’de ilk sıcak yolluk sistemli kalıpları yapmaya başladığımızda sıcak yolluk sistemlerini hazır bulamadığımız için kendimiz üretmeye başladık. Hal böyle olunca 90’lı yılların ortasından itibaren zor işleri yapan “Butik kalıpçı” olduk diyebiliriz. Dünya farklı bir yere giderken siz sıradan olamazsınız. Kalıpların dışına çıkan kalıpçı olmak gerekli.
Beyaz Eşya, Medikal, Otomotiv, Ambalaj, Elektrik – Elektronik ve İklimlendirme/Soğutma sektörlerine yönelik verdiğiniz hizmetlerden, üretimini yaptığınız kalıplardan bahseder misiniz?
Yıllarca başta otomotiv ve beyaz eşya olmak üzere pek çok alanda kalıp yaptık. Daha öncede söylediğim gibi, fark yaratmak, yapılmayanı yapmak hedefimiz olduğu için son zamanlarda özellikle medikal ve elektrik-elektronik alanında kalıplar yapıyoruz. Çünkü medikal alanda kalıp ihtiyacı olan firmalar ve kalıpçılar maalesef ki doğru noktada buluşamıyor. Özellikle Ar - Ge projelerimizi medikal alana yönlendirdik. 2011 yılında Türkiye’de ilk kez Luer Lock şırınga kalıbını yaptık. Yeni şırınga kalıplarımız, sürekli olarak daha çok göz adeti ve düşük çevrim süresi hedefi ile yapılmaya devam ediyor. 2015 yılında özellikle medikal ve elektronik sektörde hizmet veren müşterilerimiz için Class 100.000 temiz odamızı kurduk. Bu alanda sabit ortam şartları sağlayarak çok daha stabil ürünler elde edebiliyoruz.
Türkiye’de beyaz eşya sektörünün mevcut durumu, geleceği ve ana üreticilerin izlemiş oldukları politikalar hakkında neler düşünüyorsunuz?
Çok uzun yıllar beyaz eşya sektöründe Türkiye ve dünya lideri firmalara kalıp ve üretim yaptık. Pek çoğuyla da tanışma ve konuşma fırsatım oldu. Pek çok defa bu görüşmelerde kendilerine de söylediğim gibi, günümüzde yan sanayisini korumayan ana sanayinin olduğu hiçbir ülkenin gelişmesi mümkün değil. Bugün ana sanayi firması Uzakdoğu’dan tedarik edilen kalıpla yapılan üretimle ancak yılsonu kârlılığı sağlamış olabilir fakat uzun vadede üretim yapmayan bir toplumda eğitimsizlik, gelir dağılımında adaletsizlik, işsizlik gibi sorunlarla karşı karşıya kalmaya mahkumdur. Ana sanayi firması toplumda yer elde etmek için önce kendi ülkesinde yatırım yapmalı ve kabul görmelidir. Çünkü yaptığı işte yeterince kazanamayan yan sanayi firmaları yatırıma, eğitime, nitelikli personele yeterli ödenek ayıramıyor. Ham maddede, kullandığımız makina ve yazılımlarda dışa bağlı hatta dışa bağımlıyız. Dünyanın en pahalı enerjisini kullanan ülkelerden biriyiz. Bu şekilde bir de ana sanayi desteği sağlanmayınca Avrupa ile rekabet etmek, dünya devi olabilmek gibi hedefler uzak ihtimaller olmaktan öteye geçemez.
Kaliteli kalıp üretmek için kaliteli hammadde, gelişmiş tezgah ve nitelikli işgücüne ihtiyaç vardır. Ayrıca firmanın Know How ve Ar-Ge konusunda birikimli olması gerekir. Özgü Kalıp’ı bu saydığım kriterler kapsamında bizim için değerlendirir misiniz?
Bu saydığınız şeyler tabi ki bir firmada olması gereken başlıca şeyler, günümüzde artık makineye ve hammaddeye ulaşmak zor değil. Fakat iyi makineye sahip olmak ya da nitelikli malzeme ile çalışmak hala sorun. İyi çelik, iyi makine ve iyi tasarım ile performansı yüksek kalıplar yapıp, zamanla yarışmak gerekiyor. Çünkü kalıp yapmak artık sadece ürün elde etmek değil. Yani özetle üretim yapmak değil “ÖNCÜ OLMAK” lazım. Yıllarca pek çok yapılmayanı Türkiye’de yapan Özgü kalıp, ilk devlet destekli Ar-Ge çalışmasını 2011’de yaptı. Artık genel geçer şeyleri yapmanın firmalara katacağı bir şey kalmadı. Bir CNC makinesi alıp kalıpçı olunmayacağı gibi yeterince bilgi sahibi olmadan da Ar-Ge yapmak pek mümkün değil. Artık olay, kalıp yapmak değil, hedef doğrultunda çalışacak en iyi kalıbı, tasarımı, malzemesi, sıcak yolluğu, soğutma sistemi ile bir bütün olarak düşünüp hayata geçirebilmektedir.
Türkiye’de kalıp sektörü her geçen gün gelişiyor fakat henüz istenilen seviyede değil… Küçücük Portekiz’in 1/10’u büyüklüğünde olan Türk kalıp sektörü sizce nasıl gelişir? Sektörün gelişimi için neler yapılmalı, kimler elini taşın altına koymalı?
Bundan çok değil 10 yıl önce mesleğim kalıpçılık dediğimde, ayakkabı ya da inşaat kalıpçılığı zannediliyordu. Bende tornacı deyip geçiyordum. Çok şükür o günleri atlattık. Ama önümüzdeki uzun bir yol var. Daha öncede belirttiğim gibi, ülkemiz çok genç ve enerjik bir nüfusa sahip, eğitime ve üretime yeterince önem verirsek doğru ve uzun vadeli devlet politikalarıyla çok kısa zamanda dünyadaki en büyük Gayri Safi Yurtiçi Hasılasıya sahip ekonomiye sahip 10 ülke arasına girebiliriz. Son zamanlar çok sık duyduğumuz yerli otomobil yapma çalışmaları dünya nanoteknolojiye, kimya teknolojisine geçerken eski moda kalmış bir hayaldir. Bir otomobili oluşturan kalıbı yapmaktan öte, bir motoru yapmak önemli olan. Hala yabancı otomobil üreticilerinin Türkiye’den tedarik etmediği kalıplar var. Mühim olan bunları yapmak, bunların yapılabileceğini ispatlamaktır. Katma değeri yüksek işler yapmak, kazankazan mantığıyla birlikte büyümenin gerekliliğidir. Birde dünyaya baktığınızda sanayi devrimi ile birlikte gelişen 300 yıllık bir sanayi kültürü var. Türkiye son 50 yıldır sanayileşme çabaları göstermek haliyle sanayileşme kültürümüz henüz güdük. Zamanla gelişecektir. Yan sanayimizi korumanın önemini, personel eğitmenin önemini, işinde uzman işletme ile çalışmanın gereğini henüz kavrayamadık. “ Ne iş olsa yaparız” mantığından öteye geçme vakti geldi.
Türkiye’de “Üniversite – Kalıp Sektörü – Kalıp Kullanan Sektörler” arasında önemli bir kopukluk var. Bu kopukluk sektöre ve ülke sanayisine nasıl yansıyor? Sorun sizce nasıl giderilebilir?
Türkiye’deki teknik üniversite ve mühendislik fakültelerindeki öğretim görevlileri tabi ki kalıbı biliyor. Ama var olan yayınlar ve kitaplar oldukça eski ve yenilenmesi gerekiyor. Öğretim görevlisinin öncelikli işi, bilimi geliştirmek ve iyi öğrenciler yetiştirmek olmalıdır. Öğretim görevlilerine kendilerini geliştirebilecek laboratuvarlar Özel sektör ve devlet desteği ile sağlanmalıdır. Özel sektör üniversitelerin deneylerine sponsor olmalıdır. 2 yıl önce UKUB’un düzenlediği teknik bir gezi ile Aachen üniversitesine gittim. Kalıpçılık enstitüsünde o an için en az 10 proje vardı. Bir kısmı otomobil, bir kısmı medikal, bir kısmı biyoteknoloji ile ilgiliydi. Profesör ve doçentler tıpkı kendi işleri gibi çalışıyor ve çözüm üretmeye çalışıyorlardı. Bizim de en kısa zamanda bu modeli kendimize uyarlamamız gerekir.
Sizin de üyesi olduğunuz UKUB Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği; son yıllarda yenilenen ve gençleşen yönetimiyle önemli gelişimler kaydetti. UKUB’un çalışmaları hakkında neler düşünüyorsunuz? Sektörün duayenlerinden biri olarak onlara ne gibi tavsiyeleriniz var?
Her sektörde olduğu gibi bizimde uzun yıllar sonra meslek birliğimiz oldu. Bütün kalıpçıları bu çatı altına davet ediyorum. Sorunlarımızı ancak birlikte olarak çözebiliriz. Bireysel olarak bir şey yapabiliriz ama bir yere gidemeyiz. UKUB Kalıpçılar vadisi projesi, bu anlamda sektörün kalbi olacak bir projedir. Eğitim merkezlerinin olduğu, üniversite –sanayi işbirliğinin sağlandığı, kümeleşme faaliyetlerinin olduğu bir proje. UKUB yönetimi elinden gelen tüm gayreti hiçbir beklenti içinde olmadan gösteriyor. Buradan kendilerine teşekkürü borç bilirim.
Firma olarak kısa ve uzun vadede neler yapmayı planlıyorsunuz?
Yaptığımız yatırımlar devam ediyor. Biz de Kalıpçılar Vadisi’nin bitmesini bekliyoruz. Daha büyük ve yeni yerimizde yatırımımız, üretimiz devam edecek. Medikal üretimle ilgili markalaşma sürecimiz başladı. Ülkemize katma değeri yüksek işler yaparak hizmet etmeye devam edeceğiz.
Bunların dışında eklemek istedikleriniz varsa belirtiniz…
Bana ve düşüncelerime vakit ayırdığınız için teşekkür ederim. Umarım sayenizde bu bilgilerden hiç değilse bir kişi faydalanabilir. Yayın hayatınız da başarılar diliyorum.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Kalıp Store. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.